Dienstag, 6. Februar 2018

Fotografta netlik/keskinlik sorunu

Mehmet Ünal

“İyi fotograf net ya da flu olabilir.“
 (Thomas Mendelssohn, 1934)


Fotografta netlik/keskinlik sorunu

         Bu sayfalarda “fotograf okumaları“ yapalım, önerisi geldiğinde önce sevindim, sonra da düşüncelere daldım... ilk aklıma gelen soru hangi fotograf? Nesnel olabilmeyi becerebilsek bile, fotografı üzerine konuşulan kişi, genellikle “olumlu“ sözler bekliyor, ülkemizde... ve kendi fotografıma aşağıda yazmış olduğum görüş gelince rahatladım. Başlarken kendi fotografım üzerine yazabilmek daha kolay...

Konu başlarken anımsatma:

         İlk gözlüğün 1400 yıllarında bulunduğu yazılır. Böylece gerek genç, gerek yaşlı insanların çevrelerini “keskin“ görmelerinin sağlanmıştır. Öte yandan, gazetelerdeki bazı haberlerde ise dünyanın yarısının gözlüğe gereksini olduğu okuruz. Demek ki dünyanın yarısı çevresini flu görüyor...

Bir Alman gazetesinde şöyle bir haber okumuştum:
“Bulanık görüntüler yaşamımıza girdi. Bu tür fotograflara, gerek medyada, gerekse reklam sektöründe sıkça rastlıyoruz. Bunlar hem amatör hem de profesyoneller tarafından üretiliyorlar. Flu fotograflar artık çöp kutusuna atılmıyorlar. Tam tersine onlara özgün sergiler düzenleniyor. Hamburg Sanat Merkezi’nde son otuz yılın flu fotografları segiliyor.“

Peki fotograflarda “fluluk“ nasıl oluşuyor? Bazı fotograflar teknik olanaklar kullanılarak bilinçli bir şekilde üretilirken; diğerleri teknik olanaksızlıklar nedeniyle flu oluyor. Her iki durumda da gördüğümüz görüntüler bizi etkiliyor. Halbuki dijital teknik, “netlik“ sorununu neredeyse ortadan kaldırdı.
Ayrıca, bulanık, net olmayan fotograf 19. Yüzyılda da vardı. Teknik olarak “net fotograf çekebilmek“ için çok çaba harcandı.

         Başka bir örnek:
Antonioni’nin 1966 yılında çekmiş olduğu filmi “Blow Up“’ın konusu ise bir fotograftan yola çıkarak, bir dedektif titizliği ile, bir cinayetin çözülenmesine odaklanmaktadır. Hikayeye göre, fotografçı, bir kadının karıştığı veya karışmadığı, cinayetin fotograflarını kaza eseri çekmesi ve bununla birlikte bir gerçeklik sorgusu içine düşmesi hakkındadır.
         Fotografı çekilen olay yerinde iki dünya yanyana gelmiştir: Kameranın gözü ve çektiği fotoğrafı agrandisöründe büyüttükçe hayrete düşen fotografçı, gördüğünü netleştirmek istedikçe kendi iç dünyasını keşfetmektedir... Bu şu demektir: Fotografçı dış dünyasını, iç dünyası ile besler. Fotografında bir öykü arar. Başka bir deyişle, kendisini güven içerisinde hissettiği çevresinin tanıdık bir bölümüne net ya da flu bakmaktadır...

“Netlik“ tartışması nasıl başladı?

Herşey bir fotograf seyircisinin bana yazdığı şu cümle ile başladı: fotoğraf; fotoğraf eğitiminde empoze edilen bütün kurallarla birlikte ve onlara karşı durarak izleyeni -bizi- de altüst ediyor..“

Önce sözü edilen fotografı görelim:

“Balığın Öyküsü“ Serisinden



         

















          Sonra başka bir fotografçının, fotografının net olamasının nedenlerini açıklarken kullandığı kelime, “netsiz“  üzerine kafa yoralım.Türkçemizde henüz böyle bir kelime kullanılmıyor. Genellikle “net değil; keskin değil“ deniliyor. Eskiden “flu“ derdik. Ancak bu kelime Fransızcadan dilimize girmiştir. (Nedenini ben de bilmiyorum.) Ortak bir payda oluşturmak için TDK sözlüğüne başvuralım.*1

          Sohbetin bu sahfasında “fotograf mutlaka net olmalı mıdır?“ diye bir soru peyda oluyor.
Yanıtım: Evet, olmalıdır!
Peki flu olan, net olmayan bir fotografı arşivden çıkartarak, neden seyirciye sunuyorsun?
Benim için ortaya çıkartılan, seyirciye sunulan fotograf tabii ki net olmalıdır. Ancak fotograf yaşamım süresinde basın ve röportaj tarzında ürünler verdim. Flaş kullanmam. Dolayısı ile, varolan ışık benim başlıca kaynağımdır. (Bu tarz çalışan fotografçılar da böyle düşünürler ve uygularlar.) Fotografın bilinen yasallıklarına uyarım. Ancak, ilk önem verdiğim şey ise “fotografın öyküsüdür.“ Öykümü yakalayınca, diğer yasallıkları ikinci plana devrederim. Yaptığım çalışmalarda, genelde tek tek fotograf yerine seri fotogralar çalıştığım için, yakaladığım “an“ların birbilerini tamamlayan, destekleyen olamasına özen. Bu nedenle tekil olarak bir öyküsü olsa da, serideki diğer fotografların bir parçasıdır. Fotografta öyküde yoğunlaşma vardır. Sert hava koşullarında balık tutmaya çalışan iki kişi. Birinin suratı yarıdan kesilmiş olsa bile, yaptıkları işın öne çıkartılması, öykü açısından önemlidir. Teknik olarak sorunlu gibi gözükse de, fotografın üzerinde bulunan kişilerin kendileriyle ve çevresiyle olan ilişkileri hakkında bilgi yakalamaya çalışılmıştır.
Daha sonra sergi ve kitap hazırlanırken bu fotografı seçmekten vazgeçtim. Yerine, öyküsü daha yoğun olan aşağıdaki fotograf kullanılmıştır.

“Balığın Öyküsü“ Serisinden

              













          Bu tür fotograf çekimini keşfeden ben değilim. Fotografın tarihinde
bu tür ürünler oldukça çoktur. Özellikle, basın ve sokak fotografında sıkça rastlarız. Bir kaç örnek vermem gerekiyor: Robert Capa’nın İspanya’da çekmiş olduğu “milis“ ya da bomba alarmı verildiğinde kaçışanlar, İkinci Dünya Harbinde, müttefiklerin Normandiya Çıkartmasında ve Vietnam Savaşında çekmiş olduğu fotograflar ve diğerleri... William Klein’ın Pepsi and Moves, Harlem, NYC, 1955 fotografı. Ülkemizden ise Ara Güler’in “Haliç“ fotografını örnek olarak verebilirim. Hatta, bazılarımız  inanmayabilir ama, HCB’nin bile (Henri Cartier-Bresson) bazı fotografları fludur. Yani net değildir. Bu örnekleri, başka fotografçılar ile çoğaltabiliriz.*2


Son sözler

Foto jurnalizmde fotograf flu ya da keskin olsun, bir tek görev üstlenmektedir: Doğruluk, güvenirlik, gerçeklik. Bu tarz fotograf kullanımında, fotografın haber karakteri vardır. Çeken fotografçının, bu çekimi yaparken, gördüğü olaya birebir tanık olduğuna, dürüstlüğüne inanılır.


Julia Margaret Cameron
(British (born India), Calcutta 1815–1879 Kalutara, Ceylon)
Date: 1866




























İngiliz fotoğrafçı Julia Margaret Cameron 19. yüzyılda “bulanık“ portreleriyle ünlenmişti. 1864 tarihlerinde bir çok kez eleştirilmişti. Onun yanıti ise şöyleydi: What is focus – and who has a right to say what focus is the legitimate focus?

Fluluk, fotoğrafta bence  bir hata değildir. Tam tersine, çekilen öyküye farklı bir boyut kazandırabileceği gibi -net çekimlerde olduğu gibi- öyküye bir yenilik getirebilir. Fotografa bakarken görünür öyküyü yakalayabilir,  ve aynı zamanda dünyaya farklı şekillerde bakma yeteneğimizi geliştirebiliriz.



*1
flu    Fr. flou 
sf. (l ince okunur) 1. Tam olarak belli olmayan. 2. a. Fotoğrafta net olmayan görüntü.

*2
Bu fotografları telif nedeniyle burada yayınlamayı yeğlemedim. Merak edenler, bulabilir, bakabilirler.





Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Göç Çocukları ’Almanya’nın üzerinde bir hayalet dolaşıyor.: Entegrasyon!’   ’Birinci Nesil’, ’İkinici Nesil’ ya da ’Üçüncü Nesil’ veya hâlen...