Mehmet Ünal
“İyi fotograf net ya da flu olabilir.“
(Thomas
Mendelssohn, 1934)
Fotografta netlik/keskinlik sorunu
Bu sayfalarda “fotograf okumaları“ yapalım, önerisi
geldiğinde önce sevindim, sonra da düşüncelere daldım... ilk aklıma gelen soru
hangi fotograf? Nesnel olabilmeyi becerebilsek bile, fotografı üzerine
konuşulan kişi, genellikle “olumlu“ sözler bekliyor, ülkemizde... ve kendi
fotografıma aşağıda yazmış olduğum görüş gelince rahatladım. Başlarken kendi
fotografım üzerine yazabilmek daha kolay...
Konu başlarken anımsatma:
İlk gözlüğün 1400 yıllarında bulunduğu yazılır. Böylece gerek
genç, gerek yaşlı insanların çevrelerini “keskin“ görmelerinin sağlanmıştır.
Öte yandan, gazetelerdeki bazı haberlerde ise dünyanın yarısının gözlüğe
gereksini olduğu okuruz. Demek ki dünyanın yarısı çevresini flu görüyor...
Bir
Alman gazetesinde şöyle bir haber okumuştum:
“Bulanık görüntüler yaşamımıza girdi.
Bu tür fotograflara, gerek medyada, gerekse reklam sektöründe sıkça
rastlıyoruz. Bunlar hem amatör hem de profesyoneller tarafından üretiliyorlar.
Flu fotograflar artık çöp kutusuna atılmıyorlar. Tam tersine onlara özgün
sergiler düzenleniyor. Hamburg Sanat Merkezi’nde son otuz yılın flu
fotografları segiliyor.“
Peki
fotograflarda “fluluk“ nasıl oluşuyor? Bazı fotograflar teknik olanaklar kullanılarak
bilinçli bir şekilde üretilirken; diğerleri teknik olanaksızlıklar nedeniyle
flu oluyor. Her iki durumda da gördüğümüz görüntüler bizi etkiliyor. Halbuki
dijital teknik, “netlik“ sorununu neredeyse ortadan kaldırdı.
Ayrıca,
bulanık, net olmayan fotograf 19. Yüzyılda da vardı. Teknik olarak “net
fotograf çekebilmek“ için çok çaba harcandı.
Başka bir örnek:
Antonioni’nin
1966 yılında çekmiş olduğu filmi “Blow Up“’ın konusu ise bir fotograftan yola
çıkarak, bir dedektif titizliği ile, bir cinayetin çözülenmesine
odaklanmaktadır. Hikayeye göre, fotografçı, bir
kadının karıştığı veya karışmadığı, cinayetin fotograflarını kaza eseri çekmesi
ve bununla birlikte bir gerçeklik sorgusu içine düşmesi hakkındadır.
Fotografı çekilen olay yerinde iki dünya yanyana gelmiştir:
Kameranın gözü ve çektiği fotoğrafı agrandisöründe büyüttükçe hayrete düşen
fotografçı, gördüğünü netleştirmek istedikçe kendi iç dünyasını keşfetmektedir...
Bu şu demektir: Fotografçı dış dünyasını, iç dünyası ile besler. Fotografında
bir öykü arar. Başka bir deyişle, kendisini güven içerisinde hissettiği
çevresinin tanıdık bir bölümüne net ya da flu bakmaktadır...
“Netlik“ tartışması nasıl başladı?
Herşey bir fotograf
seyircisinin bana yazdığı şu cümle ile başladı: “fotoğraf; fotoğraf eğitiminde empoze
edilen bütün kurallarla birlikte ve onlara karşı durarak izleyeni -bizi- de
altüst ediyor..“
Önce sözü
edilen fotografı görelim:
“Balığın Öyküsü“ Serisinden |
Sonra başka bir fotografçının, fotografının
net olamasının nedenlerini açıklarken kullandığı kelime, “netsiz“ üzerine kafa yoralım.Türkçemizde henüz böyle
bir kelime kullanılmıyor. Genellikle “net değil; keskin değil“ deniliyor.
Eskiden “flu“ derdik. Ancak bu kelime Fransızcadan dilimize girmiştir.
(Nedenini ben de bilmiyorum.) Ortak bir payda oluşturmak için TDK sözlüğüne
başvuralım.*1
Sohbetin bu sahfasında “fotograf mutlaka net
olmalı mıdır?“ diye bir soru peyda oluyor.
Yanıtım:
Evet, olmalıdır!
Peki
flu olan, net olmayan bir fotografı arşivden çıkartarak, neden seyirciye
sunuyorsun?
Benim için
ortaya çıkartılan, seyirciye sunulan fotograf tabii ki net olmalıdır. Ancak
fotograf yaşamım süresinde basın ve röportaj tarzında ürünler verdim. Flaş
kullanmam. Dolayısı ile, varolan ışık benim başlıca kaynağımdır. (Bu tarz
çalışan fotografçılar da böyle düşünürler ve uygularlar.) Fotografın bilinen
yasallıklarına uyarım. Ancak, ilk önem verdiğim şey ise “fotografın öyküsüdür.“
Öykümü yakalayınca, diğer yasallıkları ikinci plana devrederim. Yaptığım
çalışmalarda, genelde tek tek fotograf yerine seri fotogralar çalıştığım için,
yakaladığım “an“ların birbilerini tamamlayan, destekleyen olamasına özen. Bu
nedenle tekil olarak bir öyküsü olsa da, serideki diğer fotografların bir
parçasıdır. Fotografta öyküde yoğunlaşma vardır. Sert hava koşullarında balık tutmaya
çalışan iki kişi. Birinin suratı yarıdan kesilmiş olsa bile, yaptıkları işın
öne çıkartılması, öykü açısından önemlidir. Teknik olarak sorunlu gibi gözükse
de, fotografın üzerinde bulunan kişilerin kendileriyle ve çevresiyle olan
ilişkileri hakkında bilgi yakalamaya çalışılmıştır.
Daha
sonra sergi ve kitap hazırlanırken bu fotografı seçmekten vazgeçtim. Yerine,
öyküsü daha yoğun olan aşağıdaki fotograf kullanılmıştır.
“Balığın Öyküsü“ Serisinden |
Bu tür fotograf
çekimini keşfeden ben değilim. Fotografın tarihinde
bu tür
ürünler oldukça çoktur. Özellikle, basın ve sokak fotografında sıkça rastlarız.
Bir kaç örnek vermem gerekiyor: Robert Capa’nın İspanya’da çekmiş olduğu
“milis“ ya da bomba alarmı verildiğinde kaçışanlar, İkinci Dünya Harbinde,
müttefiklerin Normandiya Çıkartmasında ve Vietnam Savaşında çekmiş olduğu
fotograflar ve diğerleri... William Klein’ın Pepsi and Moves,
Harlem, NYC, 1955 fotografı. Ülkemizden ise Ara Güler’in “Haliç“ fotografını örnek
olarak verebilirim. Hatta, bazılarımız
inanmayabilir ama, HCB’nin bile (Henri Cartier-Bresson) bazı fotografları fludur. Yani net
değildir. Bu örnekleri,
başka fotografçılar ile çoğaltabiliriz.*2
Son sözler
Foto
jurnalizmde fotograf flu ya da keskin olsun, bir tek görev üstlenmektedir: Doğruluk, güvenirlik, gerçeklik. Bu
tarz fotograf kullanımında, fotografın haber karakteri vardır. Çeken
fotografçının, bu çekimi yaparken, gördüğü olaya birebir tanık olduğuna,
dürüstlüğüne inanılır.
Julia Margaret Cameron
(British (born India), Calcutta 1815–1879 Kalutara, Ceylon)
Date: 1866
|
İngiliz
fotoğrafçı Julia Margaret Cameron 19. yüzyılda “bulanık“ portreleriyle
ünlenmişti. 1864 tarihlerinde bir çok kez eleştirilmişti. Onun yanıti ise
şöyleydi: What is focus – and who has a right to say what focus is the
legitimate focus?
Fluluk,
fotoğrafta bence bir hata değildir. Tam
tersine, çekilen öyküye farklı bir boyut kazandırabileceği gibi -net çekimlerde
olduğu gibi- öyküye bir yenilik getirebilir. Fotografa bakarken görünür öyküyü
yakalayabilir, ve aynı zamanda dünyaya
farklı şekillerde bakma yeteneğimizi geliştirebiliriz.
*1
flu Fr. flou
sf. (l ince okunur) 1. Tam olarak belli olmayan. 2. a.
Fotoğrafta net olmayan görüntü.
*2
Bu
fotografları telif nedeniyle burada yayınlamayı yeğlemedim. Merak edenler,
bulabilir, bakabilirler.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen